‘’Aşk, bildiğini sandıklarını bilmediğini fark etme ve hatta bununla sarsılma halidir.’’ Bu sözü Twitter’da okuduğum zaman derinden sarsıldığımı hissettim. Paylaşımıyla bana bu derin duyguyu yaşattığı için Şebnem Eriş’e teşekkür ediyorum.
Çünkü aşkın kendisi başlı başına sarsılma ve uyanma halidir. Önce ateşiyle ve coşkusuyla havalanıp sonra da gerçeğiyle yüzleşip sarsıntıya uğrarsınız. Ve bu sarsıntı sizi kendi kendinizle baş başa bırakır. Dağıtılmış puzzle parçaları gibi tam da önünüzde durmaktadır kendiniz. Bu görüntü sarsıntının ardından gelen uyanış anıdır. İşte aşkın bize yaptığı en büyük iyiliktir uyanış.
Hayatınıza biri girer ve daha önce hiç hissetmediğiniz duygularla tanışırsınız. Hayata daha önce bakmadığınız hatta varlığından bile haberinizin olmadığı bir pencere gösterir size güneşin size ulaşıp içinizi ısıtabildiği bir penceredir bu. Artık her şey daha sıcak ve aydınlıktır. Karanlığın rehavetinden sıyrılıp aydınlanmışsınızdır.
Damı akmayan, gemisi su almayan insan yok ki şu hayatta! İşte aşk en çokta damı akan insanın çatısını sevgiyle, merhametle, hoşgörüyle kapatıp hırsın, öfkenin, kinin içeri sızmasını, geminin su alan gediğini barış, saygı ve inançla sıvayıp içeri küslük, ikilik ve kötülüğün sızmasını önler.
Aşkla hastalanır yürekler ama en çokta aşkla iyileşirler..
Aşk hürmetli, hikmetli, firkatli, kuvvetli, lezzetli şeydir demiş Yunus Emre.
Aşk işidin ey yârenler |
|
Yunus Emre |