Baba kızlarını niye diri diri toprağa gömdün.
Baba kızlarını niye diri diri toprağa gömdün.
Bizleri Müslüman olarak yaratan, peygamber ve sahabe sevgisiyle donatan, Mevla Tealaya sonsuz hamd olsun. Âşıkların gözyaşları adedince, denizlerin damlaları adedinde, Salât ve selam Hz.Muhammed (s.a.v.) ‘e âline olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Sevgililer sevgilisi (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’de Hira Nur dağında ilahi vahyi telakki etmekle yalnız Hicaz bölgesine değil bütün dünyanında dini, ahlaki, içtimai çehresini değiştirmek gibi ağır ve çetin bir vazifeyi tek başına yüklenmiş oluyordu.
Efendimiz (s.a.v.) ilk önce doğru yola kılavuzlayacağı Arabistan ülkesi, çeşitli din ve mezheplerin, kötü geleneklerin, hurafelerin, her türlü ahlaksızlıkların dalgalandığı bir ülke idi.
Orada içki, kumar, hırsızlık, vurgunculuk önlenemez bir hale geldiği gibi yetimlerin, dulların, öksüzlerin, acizlerin mallarını ellerinden almak, zengin ve güzel kadınları kaçırmak gibi zorbalıklar vardı.
Kız çocuğu dünyaya getirmek yüz karası sayılırdı, kız çocuğu olan baba kızı olduğu için cahiliye döneminde yüz karası sayılır, başını yerden kaldırıp insanların yüzüne bakamazdı.
Kızın babası kız çocukları “dört beş” yaşına gelince babası annesine kızımı dayısına götüreceğim onu yıka güzel kokular sür, temiz elbiselerini giydir derdi.
Çaresiz anne de bu kelimenin ne anlama geldiğini çok iyi bilir ancak yapacağı bir şey yoktur. Sessizce ağlar, ağlar ve gözyaşlarını içine gömer.
Anne ciğer paresi yavrusunu yıkar temizler, baba kızının elinden tutarak evden uzaklaşır daha önce kazdığı bir çukurun yanına kadar ciğer paresi kızını götürür.
Baba kızına bir tekme vurarak diri diri toprağa gömer, kızın çığlık sesleri onlara mey sesi gibi gelirdi. Veya ellerinden tutulup su kuyularına atılır, onların boğulup gitmelerine karşı hissiz kalınırdı.
Darimi’nin Sünen’inde bildirildiğine göre bir gün Güzeller Güzeli’ne (s.a.v.) bir adam gelip “Ya Rasulallah ! Biz cahiliyet devrinde yaşamış insanlarız.
Putlara tapar, çocuklarımızı öldürürdük. Benim bir kızım vardı. Çağırdığım zaman yanıma sevinerek gelirdi.
Bir gün yine onu çağırmıştım. Koşarak geldi, arkama düştü. Onu evimize uzak olmayan bir kuyumuza kadar götürdüm. Elinden tutup kuyuya atıverdim onun bana son sözü ‘babacığım babacığım!’ beni kuyuya niye attın, demekten ibaret oldu” demişti.
Kâinatın Güneşi (s.a.v.) teessüründen ağlamaya başladı. Orada oturanlardan birisi “Be adam!Rasulullah’ı (.s.a.v.) hüzün içinde bıraktın” dedi. Merhamet Peygamberi (s.a.v.) ona “Söylediklerini tekrarla” dedi. Adam tekrarlayınca Efendimiz (s.a.v.) yine ağladı.
Gözlerinden akan yaşlar sakalını ıslattı. Gözlerinin yaşını sildikten sonra ona “Muhakkak ki Allahu Teâlâ cahilliyyet icabı olarak yeniden işlemedikçe orada kor, İslam devrine geçirmez” dedi.
Cahiliyye zamanında kız çocukları “dört-beş” yaşına gelince babası tarafından diri diri toprağa gömülüyordu, anne bu çocuğa müdahale edemiyordu, çaresizdi yapacağı hiçbir şey yoktu. Sessizce gözyaşlarını içine akıtıyordu.
Dikkaaat! Bu kadın müşrik Müslüman değil, puta tapan cahiliyye toplumda yaşıyor.
Günümüzdeki duruma gelince, anne karnındaki yavru daha dünyaya gelmeden annesinin karnında annenin isteği üzere makasla kıtır kıtır kesilerek bu masum yavru çöpe atılıyor. Yavrunun günahı ne?
Bu kadında Müslüman, İslami toplumda yaşıyor.
İlgili Ayeti Kerimede Mevla Teala şöye buyuruyor..
Kur’anı Kerimde tasvir edildiği üzere :‘Müşriklerden biri bir kız çocuğunun doğumu ile müjdelendiği zaman öfkesini içine çeker, kızgınlığından yüzü kap kara olur, kendisine verilen kötü saydığı bu haberden dolayı insanlardan saklanır, (bunu ne yapayım) sağ bırakıp hakarete katlanarak tutayım mı, yoksa toprağa mı gömeyim diye düşünür kalırdı.” (Nahl Suresi: 58–59)
İşte böyle bir takım yersiz ve biçimsiz telakkiler neticesinde idi ki, kadın alınıp satılan bir eşya derecesine durumuna düşmüştü. Dini buhran, içtimai, ahlaki buhrandan daha az ve önemsiz değildir.
Her şeyi inkâr eden itikatsızlıklar tuhaf tuhaf akideler putperestlikler almış yürümüştü ki, Kâinat’ın Efendisi,(s.a.v.) peygamber olarak gelerek, cahiliye adetlerine son vererek kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekten kurtarmıştır.
“Allah Rasülü (s.a.v.) Çocukları kucaklar ve öperdi. Başlarını okşardı. İlgilenir ve iltifat ederdi. Çocuklarla şakalaşır, hatırlarını sorardı. Hasta çocukları ziyaret ederdi. Onlara selam verirdi. Çocuklar arasında ayrım yapılmasını istemezdi.” ( El-Hâkim; el-Müstedrek)
Kur’an-ı Kerim’de ayetler doğrultusunda gönderildiği toplumda cari olan kız-erkek ayrımını kesinlikle yasaklayarak erkek çocuğu üstün tutma geleneğini ortadan kaldırmaya gayret etmişti.
Bunda gerek Allah Rasulü’nün (s.a.v.) kendi kızlarına karşı davranışlarının, gerekse bu konudaki emir ve tavsiye mahiyetindeki hadislerinin de önemli rolü olmuştur.
Söz gelimi “Eğer ben birisini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım” buyuran, efendimiz (s.a.v.), sefere çıkarken en son kızı Hz. Fatıma (r.a.) ile vedalaşır, dönünce de ilk olarak ona uğrardı. Yine “Ben kızlar babasıyım” buyururlardı.
Peygamberimiz. (s.a.v.) kız babası olmakla iftihar ediyor. Bu vesikalar karşısında hiç kimse, İslamiyet kadınlara, kızlara değer vermiyor diyemez.
Kız, çocuğu olunca üzülmek, hele hele anneyi suçlamak çok yanlıştır.
Bir köyde görev yaparken orada ki Müslümanlar bana dediler ki hocam kaç tane uşağın var. Bende onlara dedim ki, üç tane çocuğum var.
Onlar çocukların sormuyoruz kaç tane uşağın var. Yani kaç tane oğlun var, anladım ki kız çocuklarını insandan saymıyorlar.. Ülkemizin bazı yörelerinde kız çocuklarına miras tan pay vermiyorlar mirası bırak insandan bile saymıyorlar.
Samimi bir dostum anlatmıştı. Bir Müslüman hanımdan ısrarla erkek doğurmasını ister, hanımı üçüncü doğumda da yine kız çocuğu dünyaya getirir, bu duruma çok kızıp öfkelenen koca hanımına, dördüncü çocuğu da kız doğurursan seni öldürürüm diye tehdit eder.
Kadın dördüncü çocuğu dünyaya getirmek için hastaneye yatırılır, ama kadın cağız hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Hemşireler hanım niçin bu kadar ağlıyorsun hanım başından geçenleri anlatır.
Doğum gerçekleşir, buda erkek fakat iki gözü cinsel organı ve makadı hiç yok çocuk ağlar sağ avucunun içi açlır elinin içindeki arapça yazı hemşirenin dikkatini çeker yazıyı okuyamazlar Arapça bilen birisini çağırırlar yazı şöyledir. Ey kulum bu kadarını biz yarattık gerisinide sen yarat. Diye, doktorlar bir mana veremezler kocayı çağırır durumu anlatırlar.
Koca yaptığı isyanı anlar eyvahlar eder, doktorlar derki birkaç saat kontrol atında tutacağız eğer yaşarsa ameliyatla bir şeyler yaparız, çocuk yaşamazsa yapacağımız bir şey yok. Çocuk birkaç saat sonra ölür.
Bu konula ilgili Kur’a-ı Kerimde şöyle buyrulur.
“Allah dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk bahşeder. Kimine hem erkek, hem kız çocuğu verir, dilediğini de kısır bırakır. Her şeyi hakkı ile bilen ve her şeye gücü yeten ancak Allah’tır” (Şura Suresi, 49, 50)
Peygamberimiz (s.a.v.) (Kız çocuklarını hor görmeyin) buyurdu. Hor görmek dini bilmemekten ileri gelir. Hayırlı evlat istemelidir.
Hayırlı olmadıktan sonra, kız veya erkek olmuş ne fark eder? Bazı insanlar israrla erkek evlat ister. Bugün erkek evlat olup annesine babasına bakmayan ne kadar evlat var, basından bu üzücü haberleri malesef izlemekteyiz.
Huzur evlerindeki yaşlı anne ve babalar orada neyi bekliyorlar bunların erkek evlatları nerede?Dinimizde, kadının ve kız çocuklarının fazileti büyüktür. Kutlu nebi “Ben Allah’tan hayırlı evlat istedim bana kız çocukları verdi.”
“İki kız çocuğu dünyaya getiren kadın hayırlı kadındır.”
“Kimin üç veya iki veya bir kızı veya kız kardeşi olur da onlara iyi muamelede bulunur, İslam eğitimlerini de en güzel şekilde yerine getirirse Allah (c.c.) onları kendisi için cehenneme perde kılar ve onu cennetine koyar.” (Es-Sünen:)
“Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü Teâ’lânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.(Taberani)
“Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına verene Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Allahü teâlâ, rahmetle nazar ettiğine de azap etmez.
“Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren, sadaka sevabı alır. Getirdiği meyveyi, erkek çocuklarından önce kız çocuklarına versin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayanlar gibi sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayanın bedeni de Cehenneme haram olur.”[İbniAdiy)
“Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya başka sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar.” Eshab-ı kiramdan biri, “İki tane olursa da aynı mıdır? Diye sual edince, Efendimiz “Evet, iki tane olursa da aynıdır” buyurdu.
Başka biri, “Ya bir tane olursa? Diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: “Bir tane de olsa gene aynıdır.”(Hakim,Harâiti)
Görüldüğü gibi, kız çocuklarına değer vermeyenler, Müslümanlığı bilmeyen kimselerdir.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed