Bismillahirrahmanirrahim
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam bütün insanlığın Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! islam: Teslim olmuş anlamına gelen Müslüman Hz. Muhammed (s.a.v.) Allahü Teâlâ’dan getirdiği dine “İslam’a” kalple, lisanla ve azalarla teslim olmuş kimsedir..
İslâm kelimesi genel olarak Hz. Muhammed (s.a.v.) den önceki semavî tevhit dinleri ve mensupları için de kullanılmıştır. Çünkü vahiy’in kaynağı bir olup, o da yüce Allah'tır.
Ona ve peygamberlerine "tabi ve teslim olma" niteliği önceki dinlerde de vardır.Kur’an-ı Kerim’de bununla ilgili pek çok ayet- i kerime vardır.
Cenâb-ı Hak Nûh (a.s)'a vah yettiği gibi Hz. Muhammed(s.a.v.) de vah yettiğini bildirmiş (Nisâ suresi.163),
Hz İbrahim (a.s.) ve ondan sonra gelen bazı peygamberleri ve mensuplarını"Müslüman" olarak nitelemiştir.
Müslümanmısın? Elhamdülillah müslümanım.
Ne zamandan beri Müslümansın?
“Kalü beladan beri” dan beri.
“Kalübela ne demektir?
Mevla Teala ruhları yarattığı vakit onlara hitap ederek,
“Elestü birebbiküm ?” yani “Ben sizin Rabiniz değilmiğim?” diye sual buyurdu. Ruhlar da Kalü bela yani: Evet Ey Rabbimiz! Sen bizim yaratıcımız ve Rabbimizsin” dediler. Buna ezeldeki, hak ile sözleşme derler. İşte o zamandan beri müslümanım. Ve sonsuzluk boyunca da öyle olacağım.
İslam’ın şartı 5-tanedir.
1-Kelime-i şehadet getirmek ”Eşhedü enLailahe illellah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu verasülüh” Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yok, yine şehadet ederim ki Hz Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve resulüdür.
2-Namaz kılmak, beş vakit namaz, Cuma namazı, farz, bayram namazı kılmak, vaciptir.
3-Oruç tutmak, yılda bir ay ramazan orucu tutmak,
4-Zekât vermek, malının kırkta birini fakir Müslümanlara vermek,
5-Hacca gitmek. Nisaba malik olan müslümanın ömründe bir defa Hacca gitmek.
Bir zaman Rabbi ona: "İslâm ol" dediğinde, Hz. İbrahim: (a.s.) "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" demişti. Hz. İbrahim (a.s.) İslâm ümmetinden olmayı oğullarına da vasiyet etti. Ya'kub da onu tavsiye ederek: "Oğullarım! Allahu Teâla sizin için bu dini seçti.
O halde sizler sadece Müslümanlar olarak can verin" dedi. Yoksa siz Yakup’a ölüm geldiği sırada yanında mı bulunuyordunuz?
O zaman o, oğullarına: "Benden sonra neye tapacaksınız?" demiş, oğulları da:" Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek ilâha kulluk edeceğiz. Bizler O'na teslim olduk" demişlerdi"(Bakara Suresi. 131-133).
İslâm; sulh, selâmet ve huzur bulma, Allah ve Resulü (s.a.v.) bildirdiklerine tabi ve teslim olma anlamı sebebiyle bu adı almıştır.
Allah Rasulü (s.a.v.) Müslüman’ın en önemli sıfatlarından birini şöyle ifade eder:
“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir..(Tirmizi; Nesai)
Müslüman hiç tereddüt etmeden, şeksiz ve şüphesiz Mevla Teâlâ’nın yapın dediği işleri yapmak, namaz, oruç, hac, zekât, gibi. Yapmayın dediği haram olan işleri de yapmamak.
İçki içmek, kumar oynamak, gıybet etmek, zina yapmak, gibi işleri de yapmamak. Emirlere de teslim olmak, yasaklara da teslim olmaktır..
İslâm'ı kabul eden, kendi iradesini Allah ve Resulu (s.a.v.)’in iradesine tabi kılan kimseyede "Müslüman" denir.
Cenâb-ı Hak, Hz. Muhammed' (s.a.v.)’in davet ittiği son dine ise özel ad olarak "İslâm"terimini kullanmıştır. Ayetlerde şöyle buyruluyorr:
"Şüphesiz, Allah katında din İslâm'dır" (Âli İmrân,suresi, 19).
"Eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: "Ben Allah'a yöneldim. Bana tabi olanlar da". Kendine kitap verilenlere ve okuryazarlığı olmayanlara, de ki: "İslâm oldunuz mu?" Eğer müslüman olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar" (Âli-İmrân, suresi 20).
"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, onun dini asla kabul edilmeyecektir" (Âli İmrân,suresi, 85).
Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’de Arafat meydanında “Kasva”isimli devesinin üzerinde “ 124’ bin” Ashabına ve onların tahtında kıyamete kadar bütün insanlığa, Veda Hutbesini irat ederken şu ayet-i kerimeyi tebliğ etmişlerdir: "Bugün dininizi sizin için ikmâl edip üzerinize nimetimi tamamladım ve din olarak size İslâm'ı seçtim" (Mâide,suresi, 3).
Kendi devirlerindeki toplum ihtiyaçlarını karşılayan önceki semavî dinler İslâm'ın gelişiyle yürürlükten kaldırılmış ve İslâm onların da yerini almıştır.
Güzeller güzeli (s.a.s.)'in verdiği tarifler: Hz. Peygamber (s.a.s.) birçok hadislerinde İslâm'ı muhtelif konularla birlikte zikreder.
Bunlar, genellikle bir bütünün parçalarıdır. Bir takım hadislerde de vardır ki, İslâm'ın dîn ve şerîat yönünden en güzel tarifi mahiyetindedir. Dînî tarif için Cibrîl hadisi ile Abdu'l-Kays kabilesinin özel olarak gönderdiği heyete Hz. Peygamberin verdiği cevaplar en önemlileridir.
Ebû Hureyre (r.a) şöyle demiştir: Bir gün Resulullâh (s.a.s) meydanda oturuyordu. Yanına bir adam geldi ve:
İman nedir? Diye sordu.
Sevgililer sevgilisi İman Allâh'a, meleklerine, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman; aynı şekilde (öldükten sonra) dirilmeye inanmandır, cevâbını verdi.
O zat: İslâm nedir? Dedi. Efendimiz (s.a.v.) Allahu Teâla’ya ibadet edip, O'na hiçbir şeyi ortak kılmaman, namazı dosdoğru kılman, farz edilmiş zekâtı vermen, ramazanda oruç tutmandır, buyurdu.
Sonra o zat: İhsan nedir? Diye sordu. Allah Resulü (s.a.v.) Allah'ı sanki görüyormuşsun gibi ibadet etmendir; eğer sen Allah'ı görmüyorsan şüphesiz O seni görmektedir, buyurdu.
O zat: Kıyamet ne zaman? Dedi. Bunun üzerine Resulü zi şan Eendimiz Bu meselede sorulan, sorandan daha âlim değildir. Şu kadar var ki kıyametten önce meydana gelecek alâmetlerini sana haber vereyim. Ne zaman satılmış cariye sahibini (yâni efendisini) doğurur, kim oldukları belirsiz deve çobanları yüksek bina kurmakta birbiriyle yarışa çıkarsa kıyametleri görülmüş olur.
Kıyametin vakti Allah'tan başka kimsenin bilmediği beş şeyden biridir, buyurduktan sonra: "O saatin ilmi şüphesiz ki Allah'ın nezdindedir. Yağmuru mukadder olan vakitte ve yerde O indirir. Rahimlerde olanı O bilir. Hiç bir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç bir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah (her şeyi) bilendir. Her şeyden haberdardır" (Lokmân,suresi. 34) ayetini okudu..
Sonra o zat arkasını dönüp gitti. Efendimiz (.s.a.v.) "Onu geri getirin " diye emretti; fakat sahâbîler onun izini bulamadılar. Bunun üzerine Resulullâh: "İşte bu Cibril'dir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi" buyurdu.
Yukarıda zikredilen hadisteki Hz. Peygamberin "İşte bu Cibril'dir, insanlara dinlerini öğretmek için geldi" ifadesinden, bilhassa iman, İslâm ve ihsânın dinden ibâret olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre İslâm dini, imân esaslarına inanmak, İslâm'ın erkânını yerine getirmek ve ihsan sahibi olmaktır. en-Nevevî, Müslim’in Sahihine yaptığı şerhte "İslâm, “iman esaslarını” tasdik, (kelime-i şehâdeti ) eşhedü enlailahe illellah ve eşhedü enne Muhammed en abduhu ve resulü) söylemek ve İslâm'ın rükünleriyle amel etmekten ibarettir" der,
Yani emredileni, meşru olanı yapmak, meşru olmayanı da yapmamaktır. İslâm ve ihsanı içerisine alan İslâm dinidir.
Rabbim Müslüman olarak yaşamayı Müslüman olarak ölmeyi nasip eylesin.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed..