Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hamt Âlemlerin Rabbi olan Alla hu Teâlâ’ya mahsus. Salat ve selam iki
cihanın efendisi Hz. Ahmet (sav) e aline ashabına kıyamete kadar onun
nurlu yolunda gidenlere olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! Sıdk: Doğru olma hâli, ” dürüstlük, sıdk, sadakat,
istikamet, hak” bir, hidayet anlamına gelen itikadî ve ahlâkî bir
kavram. Allahu Teâlâ’nın emrine ve kanunlarına uygun bir yol izlemek
ve insanların haklarına riayet etmek demektir.
İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber (sav)'
in en güzel ahlâkını örnek alır.
“Kur'ân-ı Kerim, doğruluğa dair birçok ayet ihtiva eder. Sıdk,
istikamet; hidayet gibi çeşitli türevleri olan doğruluk, ahlâkî
vasıfların tümünü kendinde toplar. Özünde Allah Teâlâ’ya meleklere,
âhirete, kitaplara, peygamberlere inanan, mallarını akrabaya,
yetimlere, yoksullara harcayan, namaz kılan, zekât veren, oruç tutan,
sabreden, sözünde duran, cihat eden... Müminlerin bütün bu vasıfları
doğruluk hâlinin tezahürleridir.
"Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun, Rahman'dır, Rahim’dir. Din gününün
sahibidir. Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi
doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna” ." (Fâtiha Suresi,
1-6)
Ayetleriyle başlayan Kur'ân-ı Kerim, doğruluk yolunu ve bunun aksini
sapmışların yolu olarak çeşitli ayetlerle açıklar.
O'na kulluk etmek, doğruluğun ve doğru yolun ta kendisidir. Allah,
(c.c.) O'na inananları ve yoluna yapışanları rahmet ve lutfa mazhar
eder, onları doğru yola iletir. Öğüt alanlar için ayetleri Allahu
Teâlâ geniş açıklamıştır. Mevla Teâlâ müminlerin kendisinden
korkmalarını ve ölçüyü doğru tutmalarını emretmektedir. Sözünde doğru
olması için uyarılan müminler, doğrulukları karşılığında Cennet’e
gireceklerdir.
Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Doğruluk, en iyi,
takva hâlinde gerçekleşebilir. "Doğrularla beraber olun" (Tövbe Suresi
119) Buyrulması, bu kavramın toplumsal oluşuna delâlet eder. Doğruluk
bir misaktır, kulluk ahdidir: Ahde vefa ve sadakatın mükâfatı hem
dünyada hem ahirette verilecektir. Sıddıkların özellikleri ana
hatlarıyla açıklanmıştır.
Bunlar; sabır, itaat, infak, istiğfar, ihlâs, takva, hayâ, emanet
gibi özelliklerdir. Doğruluğun karşısında yalancılık, bâtıl, dalâlet
gibi özellikler bulunmaktadır. Muttakiler asla yalan söylemezler. Hz.
Peygamber, (sav) "el-Emîn" olarak tanınmıştı.
Yalancılık ise, insanın günlük hayatta söz ve davranışlarında
doğruluktan uzaklaşması anlamına gelir. Efendimiz (sav.) şu hadisi,
Şerifinde
Münafığın alâmeti üçtür.
1-Konuştuğu zaman yalan söyler, 2- Söz verdiğinde sözünden döner,
3- Kendisine bir emanet bırakıldığında emanete hıyanet eder”
Bu hadis de gösteriyor ki, sadece sözlerimizde değil; işlerimizde,
duygu, düşünce ve niyetlerimizde de dürüst olmamız gerekiyor,
Doğruluğun,” vahyi” temellerinin anlaşılmasından sonra, düşüncenin
eyleme geçirilmesinde en başta dile hâkimiyet gelmektedir.
Dil, düşüncenin iletim vasıtasıdır. Müminler söz söylerken doğruyu
söyler, gereksiz yere konuşmaz, kötü söz söylemezler; ya hayır
konuşurlar yahut susarlar. Doğruluk; düşüncede, sözde, niyette,
iradede, azimde, vefâ ve amelde doğruluk şeklinde tezâhür eder.
Bütün bunların kaynağı, “Kur’an ve Sünnettedir”. Öte yandan, düşünce
ve eylem birliği doğruluğun esasıdır. Düşüncede ve inançta tam
manasıyla İslâm'a yönelmedikçe ve İslâmî hükümlere teslim olunmadıkça
davranışların doğru olması mümkün değildir.
Doğru olan ahlâk Kâinatın en güzeli (sav) ahlâkıdır; bunun dışında
doğru bir yol yoktur. Rasûlullah sav) "dosdoğru ol" mesajı ile "Hûd
suresi beni kocattı" diye buyurarak doğruluğun önemini ve insana
yüklediği sorumluluğu ifade etmiştir. ”Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!
(Hud Suresi,112,)
“Sen Ey Habibim! Sen ve seninle beraber tövbe edenler“Emrolunduğun
gibi dosdoğru ol” diyor. Biz doğru olacağız. Eşimize, dostumuza,
herkese karşı dosdoğru olacağız. Doğruluğu kendi anladığımız gibi
değil, Emrolundumuz gibi, doğru olacağız. ”Doğruluğu Allah (c.c.) emri
doğrultusuna yapmasak”, her şahsa göre doğrular ortaya çıkar. .
Bir sahabe Hz. Peygamber' (sav) "Ya Rasûlullah bana İslâm'ı öyle tanıt
ki, senden başka birine sorma ihtiyacını duymayayım" deyince,
Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a inandım de, sonra da
dosdoğru ol. (Müslim)
“Doğruluk her ne kadar seni öldürse bile ondan ayrılma” ( Hz. Ömer (r.a.)
“Özü doğru olanın sözüde doğrudur” (Hz Ali (r.a.) “
Doğru söyleyip, zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden
kurtulmaktan iyidir" (Sadi)
Âlemlerin efendisi (sav) buyuruyor: "Doğruluk insanı iyiliğe yönelir,
hayırlı işlerde cennet'e kılavuzluk eder. Bir kimse, doğruluğu prensip
edinirse Sıddık olur. Yalancılık da insanı kötülüğe ve fücura
sürükler. Kötülük de cehenneme götürür. Bir kimse yalancılığı prensip
edinirse Allah (c.c) ın divanında kezzap (yalancı) defterine yazılır..
Sözümüz özümüze, özümüz işimi doğru olmadıkça, görünüşteki
iyiliklerimiz ne dinî ne de ahlâkî bir değer taşır. Yüce Kitabımızın
ifadesiyle Allah Teâlâ, “Gözlerin hâin bakışını ve kalplerin
gizlediğini bilir.” “İçinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da,
Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir.”
Aynı uyarıyı, Efendimiz (sav) de “Ameller niyetlere bağlıdır”
Şeklindeki özlü hadisleriyle dile getirmiştir” .Doğruluk bütün iyi ve
güzel şeylerin temeli, peygamberliğin dayanağı, takvanın meyvesidir.
Doğruluk olmasa dinlerin hükümleri anlamını kaybeder.
Bir kimsenin yalanı huy haline getirmesi, onun insanlıktan çıkmasıyla
aynı anlama gelir. Çünkü konuşma yeteneği sadece insanın özelliğidir.
Yalancı olarak tanınanların sözlerine güvenilmez; konuşması hiç
kimseye fayda getirmez; konuşması faydasız olan ise hayvanlarla eşit
duruma düşer. Hatta anılan âlime göre- böyle biri hayvandan da
kötüdür; çünkü hayvan (konuşamadığı için) diliyle faydalı olamaz; ama
zarar da vermez, yalan konuşan ise başkasına faydalı olmadığı gibi
üstelik bir de zarar verir.
Üzülerek söyleyelim ki, günümüzde doğru insan çok azalmıştır. Hele
birde işin içine para varsa hemen insanoğlu yalana baş burur, sanki
yalan bir kurtuluş gibi algılanır.
Günün duası:
Allahım! Bizi sözümüzde, özümüzde ve işlerimizde doğruluktan,
dürüstlükten ayırma. Âmin.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed