Fındığın şöyle bir tarihine bakarsak yaklaşık İki bin yıldan fazla bir süredir Türkiye fındığa ev sahipliği yapıyor. Aslında bugün dünyada tüketilen her on fındıktan sekizi Türkiye’de yetişiyor. Türkiye fındık üretimi için gerekli yetiştirme koşullarına en çok sahip olan ülke. Fındık, Karadeniz Bölgesi ve Doğu Marmara bölgesindeki birçok çiftçi için önemli bir gelir kaynağıdır. Türkiye’de yaklaşık 400.000 yetiştirici, 560.000 hektarda fındık yetiştirmekte ve yaklaşık 600.000 ton fındık üretmektedir. Mevcut eğilimler fındık ekim alanlarında ve üretimde artış olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de ve dünyada fındığın yaklaşık yüzde 80’i çikolata sanayinde, yüzde 10 – 12’si pastane ve bisküvi mamullerinde, yüzde 3 ila 4’ü kuru yemiş ve yüzde 2 – 3’ü de dondurma yağ sanayinde tüketiliyor. Türkiye’de üretilen fındığın ortalama yüzde 15 ila 20’si iç tüketim olarak gerçekleşiyor. Yani 1 yılda 80 bin ton civarında bir iç tüketim görülüyor. Kişi başına düşen tüketim ise 1 yılda 500 ila 600 gram arası değişiyor.
Fındık ve yararları hakkındaki kanaatler kadim zamanlara kadar uzanır. Likörler ve kahvelerde lezzet verici bir madde olarak popülerken, yağı ise bir pişirme maddesi olarak şöhret kazanmıştır. Güçlü bir antioksidan olan fındık vejeteryanlar için de ideal bir protein kaynağıdır. Bir fincan fındık günlük E Vitamini ihtiyacının yaklaşık% 86’sını sunmaktadır. Bu E vitamini cildin nemlendirilmesine yardımcı olur. Böylece cildi yumuşatır ve yumuşak tutar. Kalp hastalıklarına karşı mücadelede de iyi bilinen bir savaşçıdır. Ek olarak fındıklar; beyin güçlendirici bir güç merkezi olarak düşünülmelidir. Bilişsel işlevlerimizi arttırabilen ve yaşamın ileri dönemlerinde dejenaratif hastalıkların önlenmesine yardımcı olan elementlerle doludur.
Yukarıdaki bilgilerin ışığında fındığın gerek tarım da gerekse yaşamsal ihtiyaçlarımızda ne kadar etkin bir rolü olduğu açıktır. Peki Dünyada 1. Sırada üreticisi olduğumuz fındığa biz ne kadar değer veriyoruz? Hiç sorduk mu bu soruyu kendimize fındık bizim için temmuz sonu altındaki otu biçip ağustos eylül mahsulünü toplayıp mart ayında da desteklemesini aldığımız bir yemiş mi?
Şöyle bir geriye gidip ta çocukluğumdan beri uygulanan fındık işçiliklerine baktığımda tamda tarif ettiğim gibi fındıkla olan bağımız. Kullan terk et. Sene ye bakarız. Sizin değer vermediğinize başkası değer verir mi? Senede bir ay ilgilendiğiniz tarla size istediğiniz mahsulü verir mi? Oturup bunları düşünmeli çözüm bulmalıyız.
En başından başlarsak; Geçimini sadece fındıktan sağlayan bir ailenin fındıklığı işyeri gibi olmalıdır. Yılın her günü Sabah bir memur bir işçi bir esnaf gibi erkenden tarlasına gitmeli mevsimine göre fındıklığına uygulayacağı bakımları zamanında ve eksiksiz yapmalıdır. Bu konuda gözlemlediğim en büyük sorun fındığa gereken değeri vermiyor uz . fındığın itibarını iade etmeli güçlendirmeliyiz. Eğer fındığa gereken önemi verirsek inanın fındığımız daha da değerlenecek tir.
Fındık bakımlarımızda günümüz teknolojilerini kullanmıyoruz bilinçli bir tarım daha çok verim daha az işçilik demektir. Bu konuda gerek tarım bakanlığımız gerek diğer yönetimlerimizin uygulamaları da yetersiz ve iyileştirmesi gerekiyor. Fındık kalite ve rekolte sini arttırıcı çözüm önerileri destek ve uygulamalar gerekmekte. Her yıl fındık üreticisine veriler taban baz lı desteğin ürün bazlı desteğe çevrilmesi gerekiyor. Fındık ekili alana değil çiftçinin çıkardığı mahsule destek verilmeli ki hem üretim hem de kalite artsın. Yüksek randıman a ayrıca destek verilmeli ki çiftçimiz işine dört elle sarılsın. Uzmanlar tarafından Fındığın bakımından toplanmasına harmanında kabuğundan kavşağına kadar işlem sıralaması nı gösteren bir takvime bağlanıp tüm üreticilere el kitabı şeklinde dağıtılmalıdır. Kısaca herkes taşın altına elini koymalı ki fındığımız her alanda değerlensin.
Eğer bu fındık gelişmiş Avrupa ülkelerinde bizdeki kadar yetişiyor olsa idi kilo ile değil gram ile alırdık. Fiyatını düşünmek dahi istemiyorum.
Özetle gelin milli kuruyemiş imiz fındığa itibarını iade edelim üreticisinden tüketicisine tüccarından ihracatçısına tarım bakanlığımızdan belediyelerimize tüm Türkiye olarak fındığımıza sahip çıkalım. İnanıyorum ki bizim değer verdiğimize dünya da değer verecektir.
Sağlıcakla kalın.