Fetih 1453 filmini izlerken bir kere daha ecdadımla, atalarımla gurur duydum ve Allah’ıma şükr ettim böyle aziz bir milletin torunu olduğuma.
Osmanlı devleti 600 yıl devlet muvazenelerinde yerini almış ve feth ettiği her toprağı ilahi kelimetullah ve nam-ı celili muhammedi’yi dünyanın dört bir yanına yaymaya kendini vakf etmiş, islamın bayraktarlığını yapmış bir devletti. Ne zaman hedefinden sapmaya başladıysa, o zaman gerilimeye başladı, devleti aliye.
Bir menkıbede anlatılır; Osmanlı daha küçük bir beylikken kurucusu cennet mekan Osman bey bir yere gidiyormuş ve karanlık olunca handa kalmaya karar vermiş. Kaldığı odada kur’anı kerim varmış ve kur’ana saygısında uzanarak uyumamış, gece yarısı birden kulağına gaypten bir ses gelmiş ve aynen şöyle “senin kur’ana gösterdiğin saygıdan dolayı bizde senin beyliğini aziz kılacağız” diye. Osmanlı feth ettiği her yere ilk önce halkın temizlenmesi için hamam ve yanınada ibadethane yaparmış ve diğer azınlıkların inançlarına hiç mi hiç karışmazmış. Ne kadar da diğer filimlerde padişahlar farklı anlatılsada( muhteşem yüzyıl gibi), 36 padişahtan 33-34 tanesi evliyaullahtandır. Mesela efendimizin müjdelediği kutlu komutan Fatih sultan mehmed’dir. Yavuz sultan selim mukaddes emanetleri istanbul’a getirirken efendimizin onlara çölde rehberlik etmesi ve kısa sürede çölü geçmesi, Kanuni sultan Süleyman 46 sene tahtta kalmıştır fakat toplam sarayda 1.5 sene vakit geçirmiştir. Ömrü hep seferde geçmiş ve her sefere çıkışında 8 deve yük kitap alırmış yanına ve en nihayetinde yine bir sefer sırasında vefat etmiştir. Ve sultan Abdulhamit, batılıların “kızıl sultan” lakabı taktıkları ve bizimde tarih kitaplarına kızıl sultan diye geçtiğimiz cennet mekan padişahımız. 32 sene tahtda kalmıştır ve Osmanlı onunla yeniden şahlanmaya başladıysa eğer, gerek dış borçlar ve gerekse içimizdeki hainler onu rahat bırakmamış ve ittihak ve terakki perver fırkası onu tahtdan indirerek selaniğe sürgün etmişlerdir. Bir gün yahudilerden bir heyet sultan abdulhamit’e gelerek dış borçların silinmesi karşılığında mescid-i aksa’nın onlara verilmesi istemiştir. Abdulhamit ise”biz orayı nasıl aldık ise ancak o şekil verebiliriz “ diyerek, devletin hasta halinde bile dini mübini düşünmesi inancından kaynaklanıyordu. Daha sonra mescid-i aksa az bir altın karşılığı satılmıştır, satılık adamlar sayesinde.
Osmanlı toprak kaybetmeye başladığı zaman azınlıklar kiliselere giderek Osmanlının yıkılmaması için dua ederlerdi. Milletleri sömürmeyen tek millet, Osmanlı devletidir. Bizi savaş ile yenemeyen dış güçler kurdu içimize atmış ve içten yıkmaya başlamışlardır. 1915’lerde İngiliz komutanının elinde kur’an la gazetelere şöyle demeç verdiğini görüyoruz “biz bu Türkleri savaşla yenemeyiz onları yenmenin tek yolu ya bu kur’anı onlardan alacağız yada kur’anı onlardan soğutacağız” diye. Nitekimde başardılar, dinini anlamayan ve Müslüman olduğunu söyleyipte Müslümanlığın gerekliliğini yerine getirmeyen bir topluluk haline getirdiler bizi.
Velhasıl eğer ecdadımızı seviyorsak sözde değil özde bağlı olmalıyız. Seven sevdiğine benzer ve bu aziz devletin gayeyi hedefine uygun hareket eder….
- - - -