Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur, yüz binlerce salat
ve selam, iki cihanın güneşi Hz. Mustafa  (sav)’e, aline ve ashabına
kıyamete kadar onun nurlu yolundan gidenlere olsun.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed

Değerli okurlarım! Ahlak, güzel huy, iyi insan olmak gibi değerler her
zaman el üstünde tutulması gereken ve hiçbir zaman göz ardı edilmemesi
icap eden ferdî ve toplumsal değerlerdir.

Bu değerler toplumda hak ettiği kıymeti görmediği ve benimsenmediği
anda çürüme başlar ve o toplumun insan onuruna yaraşır bir şekilde
devamı mümkün olmaz. Tam bu noktada din çok önemli bir rol
oynamaktadır.

 İyilikte bulunmayı, kötülüklerden uzaklaşmayı insanlara emreden İslam
dini bunu başkalarına da uygulamayı bireye sorumluluk olarak
yüklemektedir.
Dinin emirleri gereğince hareket edildiği takdirde hem fert kendisini
düzeltmiş olacak hem de diğer insanların kendilerini düzeltmelerine,
kötülüklerden uzaklaşmalarına vesile olacaktır.
Ahlaki çürümeye karşı toplumsal direnişi ancak, emr-bi’l ma’rûf ve
nehy’ ani’l münker diye tarif edilen iyiliklerin emredilmesi,
kötülüklerin men edilmesi ilkesi ile gerçekleştirebiliriz.

Bu ne demektir? Önce ma’rûfun ve münkerin ne olduğunu bilmemiz gerekir
ki, emr-bi’l ma’rûf ve nehy’ ani’l münker nedir sorusunun cevabını
bulalım.

Ma’rûf, dinimizin emrettiği, meşru ve doğru kabul ettiği, güzel
gördüğü her şeydir. Münker ise bunun tam zıddıdır. Yani dinimizin
çirkin gördüğü, yasakladığı, hoş görmediği, reddettiği, haram saydığı,
mekruh gördüğü her şeydir.

İşte Müslüman’ın ahlakı ma’rûfa bağlılığı ve münkere direnişi ile orantılıdır.

Bugün eğer ma’rûf yok oluyor, münker çoğalıyor ise, emr-bi’l ma’rûf ve
nehy’ ani’l münker sorumluluğumuzu hep beraber yerine getirmek
zorundayız.

Ahlaki çürümeden şikâyet ediyorsak, ahlaklı ve faziletli olmanın
mücadelesini vermeliyiz. Hem de toptan, kadın erkek, birbirimiz ile
dayanışma içinde olarak. Her şeyden önce, münkerin adını koymak
zorundayız.

Eğer bir davranış münker ise ona itiraz etmeliyiz. Münkerin
yapılmaması için, en az o münkeri işleyen kadar cesurca davranmalıyız.

Bu cesurca davranışı kadın-erkek toptan yani toplum hâlinde
sergilemeliyiz. Bunu bize Rabbimiz Tövbe suresinde şöyle
bildirmektedir:
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği
emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı
verirler. Allah’a ve resulüne itaat ederler.

İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe,71)

 Emr-bi’l ma’rûf ve nehy-i ani’l münkeri ihmal etme konusunda
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu uyarısına kulak verelim
“Yemin ederim! Ya siz iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız veya
Allah Teâlâ, sizin kötülerinizi size musallat eder. Böyle olduktan
sonra sizin hayırlılarınız dua ederler, fakat duaları kabul edilmez. (
Tirmizî,)

“Ey gökleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dünyada da Ahiret’de Benim
velimsin,( gerçek dostumsun) canımı Müslüman olarak al ve beni, Salih
kimseler arasına kat.” (Yusuf ,104)
Rabbim ölürken iman selameti nasip eylesin. Amin.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed