Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, salât ve selam bütün insanlığın Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) âline ashabına
Değerli okurlarım! Bugün sizlere yaşanmış acı bir olayı anlatacağım.
Dertli bir baba, oğlundan dolayı duyduğu ızdırabı âlim bir dostuna anlatıyor.
Bir oğlum vardı. Pek zeki, pek çalışkandı. Takdir ve teşekkürleri vardı. Liseyi bitirdikten sonra hocalarının da teşvikiyle onu Paris’e yüksek tahsile gönderdik. Önceleri bizi sevindiren mektuplar yazıyordu. Çok takdir edildiğini ve başarılı olduğunu söylüyordu. Nihayet bir mektubu bizi perişan etti. Annesi ve ben hepten gözyaşı döküyoruz. Fakat ne faydası var ki?
İşte Mektup:
21.11.1990,
Sevgili Anneciğim ve Babacığım,
Bu mektubumu okuduğunuz zaman üzüleceğinizi biliyorum. Aylardan beri sustuğum içinde üzülüyordunuz. Ama ne yapayım, başka türlü yapmak elimden gelmiyordu. Beni affedeceğinizi umarım.
Anneciğim ve Babacığım;
Ben artık İslam dinini terk ederek Hıristiyan oldum. Buna mecburdum. Eğer böyle yaptığım için bir günah işlemişsem bilin ki bu günah size aittir. Çünkü siz bana dinimi, imanımı, kitabımı öğretmediniz.
Fakat Müslümanlık nedir? Nasıl olur? Bir müslümanın yapması gereken görevleri nelerdir? Din nedir? Nelerden bahseder? İman nedir? Nelerden bahseder? İman kaça ayrılır? Haram nedir? Helal nedir? Peygamberim kimdir, nasıl adamdır? İsmi nedir? Kur’an nasıl kitap, nelerden bahseder?
İşte bütün bunlar bence bilinmeyen şeylerdi. Buraya geldiğim zaman bütün Fransızların dindar olduğunu gördüm. Hemen her evde birkaç İsa ve Meryem heykelleri vardı. Yemeğe oturdukları zaman dua okuyor, sabahleyin kalktıkları zaman dua okuyorlardı. Bense onlara alık alık bakıyordum.
Din, iman, Allah, peygamber, Kur’an ve ibadet hakkında pek çok sualler soruyorlardı. Ama ben hiç birine cevap veremiyordum. Siz bana bunları öğretmemiştiniz. Hatta benim memleketimde dindarlık ayıptı.
Mesela lisede iken derse giren bütün hocalar sözleşmişler gibi önce dini kötülerler, bunun yobazlık ve gericilik olduğunu söylerler, sonra derslerine başlarlardı. İçimizden biri dinden bahsedecek olsa öğretmenler olsun öğrenciler olsun hemen alay ederler, “Hey yobaz, kaçıncı asırdasın?”derlerdi. Oruç tutmak bir suç, namaz kılmak bir ayıptı.
Burada durum ise tam tersinedir. Ne kadar aldatılmışız. Avrupa’nın dinsiz olduğunu zannederdik. Dinsizliği ilericilik sayardık. Hâlbuki ne kadar yanlışmış bu. Burada herkes dinden, imandan ve İsa’dan konuşuyor.
Genç, ihtiyar herkesin cebinde bir İncil var.
Bütün bunların karşısında içimde büyük bir boşluk hissettim. Herkes ibadet ve dua ediyordu. Yavaş yavaş Hıristiyanlığı karşı merak sardı beni.
Öğrendim ve nihayet Hıristiyan oldum. Artık tahsil masrafını da kilise üzerine aldı. Tekrar ediyorum: Eğer dinimi terk ettiğim, Hıristiyan olduğum için günahkâr kalmışsam bu günah tamamen size aittir. Allah sizi affetsin