Hz. Mevlana Mesnevi’sinde kesilesi kuşlardan bahseder ve bu kuşları insanda var olan huylarla benzetme yaparak kuşların kesilmesini, zararlı olan huylarımızı terk etmemiz gerektiği konusunu bize izah etmekte yardımcı unsur olarak kullanır. Birinci kuş kazdır. İnsandaki fazla yemek yeme ve şehvet hırsı kaza benzetilmiştir. Kaz Allah buyruğunda yalnız ‘’yiyin’’ hükmünü duymuştur. Yağmacıya benzer ve acelecidir. Oysa yavaşlık Allah ışığıdır. İçinde hırsı çok olanlar Allah ışığından mahrum oldukları için karanlıkta ve başıboş kalmışlardır, çünkü özlerinden uzaklaşmış nefislerinin elinde bir oyuncak gibi oradan oraya savrulurlar.
İkinci kuş tavus kuşudur. İnsandaki mevki ve makam düşkünlüğü tavus kuşuna benzetilmiştir. Tavus baş olma iddiasındadır. Ve bu hırs diğerlerinden kat kat büyüktür. Biri yılansa diğeri ejderha diye anlatır Hz. Mevlana. Baş olma hırsı öyle bir hırstır ki saltanatına ortak olacak kaygısı önüne gelen her şeyi yıkıp yaktırır, hiçbir şey bulamazsa kendini yakar bitirir. Bu yüzden Mevlana ‘’saltanat kısırdır’’ demiştir.
Yine Mesnevide Hz. Mevlana şöyle anlatır ; Bir derviş bir dervişe ‘’ Allah’ı nasıl gördün söyle ‘’ der. Derviş der ki ; Neliksiz, niteliksiz gördüm. Fakat söze getirebilmek için onu kısa bir örnekle anlatayım. Gördüm ki sol yanında bir ateş, sağ yanında da bir Kevser ırmağı var. Solunda cihanı yakıp yandıran müthiş bir ateş sağında güzelim bir ırmak. Bir kısım halk o ateşe el atmış, bir kısım halk da o Kevser’e ulaşacağından neşeli ve sarhoş. Fakat bu, her kötü kişiyle her bahtı yaver olanı şaşırtacak pek aykırı ve acayip bir oyundur. Kim o ateşe, kıvılcıma atlıyorsa öbür yandaki sudan baş çıkarıyordu. Kim suya atlıyorsa sol taraftaki ateş içinden baş göstermekteydi. Ulu Allah ‘ın Halil evladı kimdir, göreyim diye böyle oyunları vardır. Ateşe su şeklini vermişler, ateşin içinde de bir kaynaktır coşturmuşlardır.
İşte kaz ve tavus kuşları olan çeşit çeşit huylarla ve nefsi oyunlarla zuhur eden hırslar insana içinde ateşler kaynayan serin nehirler gibi görünür ve aldatır. Oysa hırslarında arınan kişi acele etmez, sakindir, kötü konuşmaz gözü toktur, övgüye tamaa etmez. Velhasıl kelam hırslarından arınan kişi tutsaklıktan kurtulmuş özgürlüğe kavuşmuştur ve teslimiyetin huzurunu yaşar…