KADIN BİR GÜLDÜR BİR ÇİÇEKTİR.
Bütün hamtlar ve övgüler Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Kâinat’ın zerresi adedince, Salât ve selam Âlemlerin Efendisi, Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘e âline ve ashabına olsun.
Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed
Değerli okurlarım! İslamiyet öncesinde hiçbir değeri olmayan kadına, layık olduğu yeri güzel dinimiz İslam kazandırmıştır.
Kadın: Müslümanlık sayesinde en mümtaz varlık haline gelmiştir.
Bilhassa analık vasfı ile büyük bir saygıya layık olan kadının ayağının altına cennet serilmiştir.
Güzeller güzeli (s.a.v.) bunu şu şekilde ifade buyurur. ”Cennet, anaların ayakları altındadır.”(Hadisi şerif.)
Kadınların ayrı bir değeri, özel bir yerinin olduğu İslam nizamında her türlü hak ve hukuka sahip bulunduğu görülmektedir.
İslam Dini, kadını nefsiyle baş başa bırakmamış, onu günaha götürecek yolları tıkamıştır. Açık gezmenin haram bakışlar vasıtasıyla kötü sonuçlara ulaştıracağından İslam örtünmeyi emretmiştir.
Örtünmedeki amaç korunmaktır. Daha doğrusu karşı cinsin korunmasına yardımcı olmaktır.
Örtünmek: İki cinsin (kadın ve erkeğin) birbirine karşı gayrimeşru eğilimin yaygınlaşmasını ve kadınların erkekleri tahrik etmesinin önüne geçmenin adıdır.
Kadını dünyadaki tehlikelerden ancak örtü ve hayâ zırhı koruyabilir.
Nasıl ki açık bir bal peteğine her türlü sinek ve böcek üşüşüyor ve kapalı tutulan bal hiçbir böcek yanaşmıyorsa, kadının nazik ve tatlı dünyası da ancak örtüsü içinde muhafaza edilebilir.
Giyinme, fıtrı ve doğal bir olgudur. ”Tabiatta hiçbir nimet çırılçıplak ve elbisesiz değildir.”En değerli meyveler, iki üç kat elbise ve ambalaj içerisinde sunulmuştur.
Mesela, bir narı, bir portakalı, bir cevizi ele alalım Mevla Teala onu kaç kat örtülerle beraber en güzel bir şekilde yaratmıştır.
Demek ki değerli olan daha çok saklanmakta ve daha çok örtülmektedir.
Kömür kapının önünde toza toprağa bırakılır, ama “elmas” evin en gizli köşesinde en güzel ipekli kumaşlara sarılarak muhafaza edilir.
Çünkü örtü, Müslüman kadının değerinin göstergesidir.
“Kadın bir güldür, bir goncadır, çiçektir”
Mutluluğu insanlar faklı adreslerde arıyorlar, maddi alanda her türlü imkânlara sahipler, ama bir türlü mutlu olamıyorlar.
Müslüman hanımı’nda nasıl bir hayat yaşaması gerekli, ölçüyü Mevla Teala koymuş, İnandığımız İslam dinine ne kadar bağlıyız, nekadar yaşayabiliyorsak o kadar mutluyuz. Unutmayalım, “Huzur İslam’da”
Cilbab, Kur’an-ı Kerim mektebinin nurlu kavramlarından biridir. Kur’an-ı Kerim’de mü’min kadınların örtüsü cilbap olarak geçmektedir.
“Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve Müminlerin kadınlarına söyle (ihtiyaçları için dışarıya çıktıkları zaman.) cilbablarını üzerlerine örtsünler. İşte böyle giyinmeleri, tanınıp da eziyet edilmemelerine daha elverişlidir. Allah gafurdur, rahimdir.” (Ahzap suresi. 59)
İnsanlar için her çağda ve her mekânda gerçek kurtuluş İslam’dır.
İslam, zalimlerin zulmüne son verip mazlumları hürriyete kavuşturan tek nizamdır. Kadın için her çağda ve mekânda kurtuluş ve hürriyet İslam’dadır.
İslam’dan başka kadının hakkını savunan tek bir sistem yoktur.
Aksine İslam’ın dışındaki bütün sistemler, kadını esir edip toplumun ortak malı yapmak isterler.
“Kadın birçok bakımdan değer üstü değerdir. Saklanması gereken kutsal bir mücevherdir. Bütün bu güzel hasletleri kadına veren Yüce dinimiz İslam dır.
Dünya ve ahiret saadetini hedefleyen İslâm dini, toplumun temeli olan aileyi sevgi ve saygıya dayanan bir kurum olarak tanımlamıştır.
“Kur’an-ı Kerim’de” dördüncü surenin adı Nisa’dır. Nisa kadınlar demektir.
Bu surede daha çok kadından, kadın haklarından, kadınların ictimai yerlerinden, kadınların değerlerinden bahsedilmektedir.
İslamda kadının çok önemli bir yeri vardır.
Çünkü nesli yetiştiren, ona yön veren kadındır.İnsanlığı eğitecek, ona maya ve şuur verecek ilk yer ana kucağıdır.
Şefkatin, merhametin ve ilk mektebin başlangıcı hep anadır.
İslam’da örtünmenin şartları.
1-Örtü bütün vücudu örtmelidir. Allahu Teâla “Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle” Buyurmuştur. Cilbab, bütün vücudu örten bir elbise, bir örtüdür. “İdna” elbiseyi, örtüyü aşağı doğru salıvermektir.
Buna göre şer’i örtünme, vücudun tamamını örtmektir.
2-Örtü, alttaki elbiseyi gösterecek kadar ince olmamalıdır, Hicaptan maksat gizlenmektir.
İnce örtü, alttaki elbisenin görünmesini önleyemez. Bakışlara da mani olamaz. Hz. aişe (r.anha.( nın “Kardeşi Esma (r.a.anha) nın ince bir elbise olduğu halde Efendimiz (s.a.v.) in yanına gelince Rasülullah (s.a.v.) ondan yüzünü çevirdi” Buyurmuştur.
3-Örtünün, kendisi bir ziynet olmamalı ve cazip renkli kumaşlar kullanılmamalıdır. Allahu Teâla “ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna”Buyurmuştur. Ayetteki” görünen kısım” dan maksat, kasıtsız olarak görünen kısımdır.
Eğer üstten örtülecek örtünün kendisi ziynet sayılabilecek renk ve görünüşte olursa ona hicap denilemez.
Böyle bir örtüyle örtünmek caiz değildir. Örtünmekten maksat ziynetlerin yabancılar tarafından görülmesini önlemektir. (Kem nazarlardan korunmaktır.)
4-Örtü, vücut hatlarını belli edecek ve fitneye sebep olacak kadar dar olmamalıdır.
Fahri Kâinat efendimiz (s.a.v.) “iki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler. Sığırların kuyruğuna benzer sopalarla halkı dövenler ve vücut hatlarını tamamen belli edecek elbise giyen kadınlar ki, bunlar bu elbiselerle erkeklerin kalplerini çelmek için kırıtarak yürürler. Saçlarını da deve hörgüçlerine benzetirler. Onlar cennete giremeyecekleri gibi çok uzaklardan duyulabilen cennet kokusunu bile duyamazlar”Buyurmuştur. (Müslim / hadisi şerif )
5-Örtüden, güzel koku gelmemelidir. Çünkü güzel koku erkeleri iğfal eder. Efendimiz (s.a.v.) “Harama bakan göz zanidir. Güzel koku sürünerek erkeklerin arasına çıkan kadın da”Buyurmuştur.
Musab bin Yasar’dan şöyle rivayet edilmiştir. Güzel koku sürünmüş bir kadın geçiyordu. Ebu hureyre (r.a.) ona “Ey cabbarın annesi nereye gidiyorsun?” dedi. Kadın. ”mescide”cevabını verdi.
Ebu hureyre “sen koku sürdün mü? Diye sordu. Kadın “evet " dedi. O zaman Ebu Hureyre (r.a.) “Evine dön. Koku gidinceye kadar yıkan. Ben Efendimiz (s.a.v.): Allahu Teâla süründüğü kokuyu etrafta saçan bir kadının namazını, dönüp yıkanıncaya kadar kabul etmez.” dediğini işittim” (Hadisi şerif.)
6-Kadın; ne erkek elbisesi giymeli ne de giydiği elbise erkek elbisesine benzemelidir.Efendimiz (s.a.v.) kadın elbisesi giyen erkekle, erkek elbisesi giyen kadını lanetlemiştir”demiştir.. (Ebu Davud.)
Diğer bir Hadsi şerifte “Allah Rasülü(s.a.v.) Allah’u Teâla kendilerini kadınlara benzeten erkeklerle erkelere benzeten kadınlara lanet etmiştir.” Buyurmuştur. (Buhari)
Allahu Teâla’nın istediği gibi örtünmüş bir hanıma sahip olmak, aklı başındaki bir erkek için yeryüzünün en büyük mutluluğudur.
Mevla Teâla tarafından korunması emredilen yerlerini titizlikle koruyan, sadece ve sadece kocasına ayıran eşe sahip olmak ne güzel bir ayrıcalıktır.
Ne güzel bir güvencedir. Böylesi bir hanım erkeğin en güçlü kalesidir!
Bir erkek için, yuvasında Mevla Teâlâ’mın değerlerini koruyan böyle bir bayanın bulunması, çocuklarını böyle bir anneye emanet etmesi hangi pahayla ölçülebilir?
Ve kendi soyunun böyle asil bir hanım tarafından sürdürülecek olması, çocuklarının annesi ve torunlarının anneannesi babaannesi olması, bir erkek için gerçekten şükredilmesi gereken bir nimet değil midir?
Ben, Nene Hatunların, Hacerlerin, torunuyum ben. Asr-ı saadet kadınının varisiyim ben. İlah-i kelimatullaha baş koymuşum hem. Tarihe adını altın harflerle yazdıran, Müslüman kadınım ben.
Beni bildin mi?
Güçlüyüm gücümü imanımdan almaktayım, maneviyat gibi yıkılmaz kalem var. İnançlıyım ta kemiklerimde iliklere kadar, söz verdim Rabbime, son nefesime kadar galü belada..
İlk İslam şehidi Hz. Sümeyye gibi, Şahadetin yolcusuyum ben.
Beni bildin mi?
Tesettürüm iffetimdir benim. Hem iffetim hem kefenim. Kimi zaman Safiyye, kimi zaman Nesibe’yim. Hem de cennetin ayakları altına serildiği bir anneyim.
Beni bildin mi?
Ben cennetin varisi olan Müslüman hanımefendiyim!..
“Allahumme salli ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed”