Ülkemizde en temiz kalması gereken kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığı gelmektedir. Balık baştan kokar ise pantolon dikiş tutmaz! İmam atanacak torpil, müezzin atanacak torpil, imamın çocuğu atanacak torpil, müftü atanacak torpil…

Ülkemizde en temiz kalması gereken kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığı gelmektedir. Balık baştan kokar ise pantolon dikiş tutmaz! İmam atanacak torpil, müezzin atanacak torpil, imamın çocuğu atanacak torpil, müftü atanacak torpil… Peki, torpille atanmış bu memurlar, bu millete kürsüden vaaz verirken kul hakkından, haktan, hukuktan, adaletten, insani değerlerden, ahlaki değerlerden bahsederken cemaatin yüzüne bakarken hiç utanma veya haya duygusu yaşamazlar mı?

Ben sistemi eleştiririm, varsa memurun yanlışını da eleştiririm. Hata, eksik varsa bu konularda da eleştirilerde bulunurum. Lakin bunların hepsi yapıcı, olumlu, faydalı eleştirilerdir. İşini düzgün yapan veya yapmaya gayret eden hiç kimse ile de siyasi olarak uğraşmam. Bu etik bir davranış da değildir.

Bilgisiz, yetersiz, yeteneksiz ya da hataları olan müezzin, imam, vaiz, müftü… Her kim olursa olsun daha iyisini görmek adına, daha faydalısını getirmek adına bir şeyler yapılabilir. Lakin şahsi, kişisel hırs ve ihtiraslar uğruna bu işlere karışmak doğru bir davranış da değildir.

Bugün sokakta imama saygı azalmış ise, dini kurumlar zedelenmiş ise, toplumda manevi duygular azalmış ise, bunların sebebi siyaseten, torpille, adamcılık ile bir yerlere getirilen kişiler ve bu meselelere siyaset karıştıran kişilerin hatalarındandır. Bu tip hatalar çoğaldıkça dini kurumlarımız milletin diline pelesenk olur, maskara bir duruma düşülür.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın temiz kalması, halkın dini ve manevi duygularını koruması, toplumsal değerlerin zedelenmemesi için önemlidir. İslam ahlakının ve değerlerinin korunması, bu kurumun dürüst, ahlaklı ve liyakat sahibi kişiler tarafından yönetilmesiyle mümkündür. Toplumun güvenini ve saygısını kazanan, kul hakkını gözeten ve adaleti her şeyin üstünde tutan bir Diyanet İşleri, ülkemizin manevi direği olacaktır.

Bu noktada, topluma düşen görev ise doğruyu ve yanlışı ayırt etmek, haksızlık karşısında sesini yükseltmek ve haklı olanı desteklemektir. Ancak bu şekilde dini değerlerimizi ve kurumlarımızı koruyabiliriz.