Son zamanlarda sokaklarda, caddelerde motor kullanan gençlerin sayısında ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu gençler, ellerine bir motosiklet geçtiğinde kendilerini dünya şampiyonu Kenan Sofuoğlu gibi hissetmeye başlıyorlar. Cadde ve sokaklarda hızla ilerleyip, adeta yarış yapma hevesine kapılıyorlar. Ne yazık ki bu durum, sadece kendilerini değil, çevrelerindeki herkesi de büyük bir tehlikeye atıyor.

Motosikleti olmayan gençler ise başka bir tehlike yaratıyor: Paket servis işine girip, işyerlerinin motorları ile hız yapmaya, akrobasi denemeleri yapmaya kalkışıyorlar. Herkesin ailesiyle yürüyüş yaptığı çocuk parklarının çevresinde, Muammer Sencer Caddesi gibi yoğun bölgelerde ya da mahalle aralarında, bu gençler süratli ve tehlikeli hareketler yaparak dikkat çekmeye çalışıyorlar. Ancak bu dikkat çekme arzusu, bir çocuğun hayatına mal olabilir veya lüks bir aracın tamir masrafını kimsenin üstlenmek istemeyeceği bir duruma yol açabilir.

Bu gençler motosiklet kullanırken kazalar yaşadığında, toplumun onlara acıması çok zor. Aksine, kazada masum çocukların zarar görmesi, insanların yüreğini sızlatır. Ancak burada asıl mesele, gençlerin bu tür tehlikeli hareketleri yaparken bilinçsiz davranmalarıdır. Alkollü mü, uyuşturucu madde etkisinde mi oldukları çoğu zaman bilinmez. Denetimler yeterli mi? Ne yazık ki değil. Trafik ekiplerinde madde kullanımını ölçen cihazlar yok, bu yüzden gençler adeta serseri mayın gibi sokaklarda dolaşıyorlar.

Motor tutkusu, gençlerde normal bir heves olabilir. Ancak, bu tutkunun mahalle aralarında, çocukların gezdiği alanlarda yaşanması kabul edilemez. Motosiklet kullanmak isteyen gençlerin yerinin yarış pistleri olduğunu unutmamak gerekir. Yetkililerin bu konuda daha hassas davranması şart. Kazalar yaşandıktan, çocuklar hayatını kaybettikten sonra "ah vah" demenin hiçbir anlamı yok. Herkesin güvenliğini sağlamak için, denetimlerin sıklaştırılması ve gençlerin doğru yönlendirilmesi gerekiyor.

Bu durum sadece bir gençlik hevesi değil, toplumun güvenliği açısından ciddi bir sorun. Herkesin sorumluluğunu bilmesi ve bu konuda üzerine düşeni yapması, hepimizin güvenliği için şart.